Son zamanlarda şirketler tarafından “geri dönüştürülebilir ambalaj”, “biyoçözünür” ya da “sürdürülebilir” olarak nitelendirilen sözde çevreci yaklaşımlar çokça çözüm önerisi olarak sunulur hale geldi. Peki bu çözüm önerileri ne derece dürüst şekilde plastik kirliliğine çözüm olabiliyor?

ÜÇ BÜYÜK YALAN

1- Plastik zaten “geri dönüştürülebilir”

Geri dönüştürülebilir demek ille de geri dönüştürülüyor demek değil. Masum pazarlamanın en iyi örneklerinden biri %100 geri dönüştürülebilir plastikten yapılmış ambalajlar. Şu gerçeği hep akılda tutmakta fayda var, 1950’den beri üretilen plastiğin %90’ı geri dönüştürülmedi.

Neden geri dönüşüm tam bir çözüm değil?

Geri dönüşüm sistemleri, üretilen büyük plastik atık miktarına ayak uyduramıyor ve tesisler aşırı yükle tıkanmış durumda. Bu yüzden plastiğin geri dönüşüme kıyasla, çöplüklere, yakma tesislerine veya çevreye ulaşması çok daha muhtemel. Ayrıca, plastik ambalajlar geri dönüştürüldüğünde gerçekten “geri dönüştürülmüş” olmuyor; “aşağı dönüştürülüyor”. Bunun anlamı şu; eski plastikten yeni bir plastik ambalaj yapılmıyor; bunun yerine geri dönüştürülebilir olmayan, geri dönüşümü sağlanamayacak daha düşük kaliteli ya da daha az değerli ürünler elde etmek için işlemden geçiriliyor. Ayrıca her belediyenin farklı plastik türlerini geri dönüştürmek için farklı kapasiteleri var, bu nedenle geri dönüştürülebilir olanların geri dönüşümü zorunlu değil.

2- Kağıt masum/sürdürülebilir bir alternatiftir

Bazı şirketler plastik sorununa tek kullanımlık ambalajları kağıtla değiştirerek değinmeye çalışıyor. İlk bakışta, bu alternatif kağıt ürünlerin çevre için daha masum bir alternatif olarak görünmesine neden olabilir. Ancak büyük şirketlerin plastikten kağıda kayması, küresel çapta ormanlara geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlar verebilir.

Neden kağıt tam bir çözüm değil?

Kağıt hamuru ve kağıt endüstrisi iklim değişikliği de dahil olmak üzere önemli çevresel etkilerin başlıca sorumlularından; zira ağaç kesme faaliyetleri ve geniş ölçekli endüstriyel ağaç plantasyonu yüksek miktarda CO2 salarak doğal orman kaybına neden oluyor. İklim değişikliğini 1,5 dereceyle sınırlama hedefinde, emisyonları azaltmak tek başına yeterli değil.  Emisyonları azaltmak kadar atmosferden büyük miktarda karbondioksiti de uzaklaştırmak zorundayız; bunu yapmanın en etkili yolu bozulan ormanlık alanları iyileştirmek ve bu alanların geçmişte kaybedilen büyük kısımlarını yeniden ormanlaştırmak. Bu yüzden hiçbir şekilde daha fazla ormanlık alanın tek kullanımlık ambalaj bağımlılığını beslemek için dönüştürülmemesi gerekiyor.

3- Biyoplastik olunca içim rahat

Kafa karıştırıcı başka bir eğilim de, biyo-bazlı, biyobozunur veya kompostlanabilir plastik anlamına gelebilecek şekilde de kullanılan “biyoplastiklere” geçmek.

Genelde petrol bazlı plastiklere sürdürülebilir alternatifler olarak lanse edilen biyoplastikler çok kısıtlı olan biyolojik kaynaklardan üretilir ve kullanım ömürlerinin sonunda fosil bazlı muadilleri kadar zarar verebilirler.

Neden biyoplastikler tam bir çözüm değil?

“Çevre dostu”, “biyobozunur”, “kompostlanabilir” gibi ifadeler genellikle bireylerin malzemeyi yanlış yorumlamasına neden oluyor. Biyoplastiğin çoğunluğu, her ne kadar yeni teknolojiler ve ham maddeler (alg, deniz yosunu, metan, organik atık vb.) geliştirilmekteyse de tarımsal işlem gerektiren nişasta gibi ham maddelerden üretiliyor ve gıda üretimiyle rekabete giriyor. Bu yüzden bu ürünler gıda güvenliğini tehdit edebilir ve arazi kullanımını değiştirebilir.

Biyoplastikler ayrıca mevcut plastik geri dönüşüm süreçlerine girer ve geri dönüştürülen malzemenin kalitesini düşürebilir. Biyobozunur plastiklerin bozunabilmesi için çok yüksek sıcaklıklarda ve nadiren doğal ortamlarda karşılaşılan nem koşulları gereklidir. Kompostlanabilir plastik ise tam olarak ayrışır, ancak yine endüstriyel kompost tesislerinde veya daha az yaygın olarak ev kompost sistemlerinde, belirli koşullar altında ayrışır. Geri dönüşüm ve gübreleme sistemleri bu malzemeleri doğru şekilde ayırıp işleyecek şekilde tasarlanmadığı için denizlerde son bulabilirler; bu da onları tek kullanımlık plastiklerden farksız kılar.

Peki çözüm ne?

Şirketler plastik azaltma taahhütleri vermedikçe, atık oluşturmaktan uzaklaşmadıkça ve teslimat modellerinde yeniden kullanıma öncelik vermedikçe plastik kirliliği büyümeye devam edecek. Bireyler olarak kendi inisiyatiflerimizde plastik ayak izini azaltmaktan öte artık şirketlerden de sistemik değişim yaratacak gerçek çözüm önerileri bekleme zamanı.


 

Freedom Island Waste Clean-up and Brand Audit in the Philippines. © Daniel Müller / Greenpeace
Tek Kullanımlık Plastikler Yasaklansın

Avrupa Birliği’nde yasaklanan tek kullanımlık plastikler Türkiye’de de yasaklansın.

Harekete Geç