Onlar ne hayvan ne de bitki… Ne nefes alıyorlar ne de fotosentez yapıyorlar. Bazıları gece yeşil yeşil parlıyor, bazıları 8000 yaşında, bazıları 605 ton ağırlığında! Her geçen gün bir başka özellikleri ile bizi şaşırtmaya devam eden mantarların dünyasına hoş geldin!

İnsanlardan çok önce yer yüzünün keyfini sürmeye başlayan mantarlar, on binlerce mikro ve makro türüyle doğanın geri dönüşüm işçileri… Yer üstüne çıkıp şapkalarıyla bize “merhaba!” diyen mantarların yer altında “misel” denilen ağları var. Bu ağlar, bitki ve ağaçların gelişimi ve iletişiminde vazgeçilmez! Birbirinden uzak iki ağacın yer altındaki bir ağ ile haberleştiğini düşünmek bile beynini gıdıkladı değil mi? Yalnız değilsin, ekosistem büyüsü hepimizde aynı etkiyi yaratıyor.

Şanslıyız; Türkiye mantar türleri açısından çok zengin. Ülkemizde yaklaşık 2200 makro mantar türü var ve bunlar yenilebilir, yenilmeyen ve zehirli olarak üçe ayrılıyor. Türkiye’de yaklaşık 300 civarında yenilebilir doğa mantarı var. Yani lezzetiyle gurmelerin ağzını sulandıran, mantar avcılarını o orman senin bu orman benim dolaştıran mantarlar ülkemizde yetişiyor. Tabii madalyonun bir de öbür yüzü var ve o yüz biraz… Nasıl desek… Korkutucu. Türkiye’de 100 civarında zehirli mantar türü var ve 10 tanesi ölümcül.

Haydi, biraz ondan biraz bundan, şirinlerin köylerine konuk olalım, mantarların arasında dolaşalım:

Boletus Edulis yani Çörek Mantarı

Fırından yeni çıkmış puf puf çörek gibi görünen bu mantar, Porçini Mantarı olarak da biliniyor ve tabii ki afiyetle yeniyor. Şapkası 7–30 cm büyüklükte oluyor. Haziran-Kasım arası meşe, huş, kayın, çam, ladin etrafındaki çürümüş yaprakları dikkatlice inceleyen birini görürsen bil ki ya bu mantarı arıyordur ya da kaybettiği bilekliğini.

Ganoderma Lucidum yani Kırmızı Reishi

Cilalı şapkası ile iştah açıcı görünse de odunsu yapılı ve yenilmeyen mantarlar sınıfında olan Ganoderma Lucidum, 4000 yıldır tamamlayıcı tıp tarafından baş tacı ediliyor. Genellikle meşe ve erik ağacı kütüklerinin üzerlerinde yaklaşık 9 ayda yetişiyor. Ne tesadüf!

Fomes Fomentarius yani Kav Mantarı

5000 yıl kar altında kaldıktan sonra bulunan insan Ötzi’nın heybesinden ne çıktı biliyor musun? Pirit, çakmak taşı ve dört parça kav mantarı! Vahşi doğada ise ölü ağaçların tekrar karbon dönüşüm sürecine katılımı sağlayan bu mantar, ateş korunu uzun süre korumasıyla biliniyor.

Amanita Muscaria yani Sinek Mantarı

Böyle sevimli durduğuna bakma, kırmızıyı gördüysen “Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli” demeyi unutma! Bu mantar tüketildiğinde yarattığı delilik krizleri 4-6 saat sürüyor. Bazı durumlarda öldürücü olabilir.

Morchella Esculenta yani Kuzu Göbeği Mantarı

Genelde bahar aylarında ormanlarda ortaya çıkan bu yenilebilir mantar türü, gastronomi meraklılarını organik pazarlara sürüklüyor. Eğer ormanda yürüyüş yaparken buna benzer bir mantara rastlarsan dikkat! Bu mantara benzeyen “Kuzu göbeği ebesi” adında bir mantar olan Gyromitra esculenta ülkemizde yoğun olarak yetişiyor ve zehirli!

Amanita Phalloides yani Ölüm Meleği

İsmiyle müsemma, şakası yok, uzman olmayan gözlere kültür mantarı gibi görülebilen ve yiyeni 3-5 gün içinde ölüme götüren bir mantar türü. Kesin bilgi, yayalım.

Tuber Aestivum yani Trüf Mantarı

Tabii ki dillere destan trüf mantarının da bu yazıda yeri olmalı.Tüm dünyada bilinen, ülkemizde de çıkarılan ve başlı başına ekonomisi olan 3 tür var: Tuber Aestivum, Tuber Melanosporum ve Tuber Magnatum. Biz, Mayıs-Ekim arası çıktığı için siyah yaz trüfü olarak adlandıran Aestivum’un fotoğrafını kullandık.

Turumuzun sonuna geldik

Eğer mantarlara doyamadıysan, güzel haberlerimiz var: Mantarlar yazımınızın ikinci bölümü de gelecek. Sonuçta bizler iflah olmaz mantar-severleriz. Turumuzun ilk bölümünü çok sevdiğimiz mantar avcısı bir dostumuzun sözüyle bitirelim:

“Sen mantarı bulamazsın, mantar seni bulur.”