Maraş halkının hikayesi, gelişmekte olan bir ülkenin enerji ihtiyacı uğruna gözden çıkarılmanın hikayesidir aslında. Sağlığın, doğanın, temiz havanın, akarsuyun, cömert toprağın, kurdun kuşun, iklim dengesinin gözden çıkarılışının, emeğin, güzel yeşil günlerin anılarının kömürün kirli enerjisine feda edilişinin hikayesidir. 

80ler’in ortasında Afşin A Santrali’nin kuruluşuyla birlikte beyaz yağan karın, “orada bir köy var uzakta” diye anlatılan köylerde mutlu mesut sürüp giden yaşamın, toplumsal hafızadaki huzurun ortadan kalkmasının, altının üstüne getirilmesinin hikayesidir.

“Türkiye’nin altını üstüne getiriyoruz”

“Türkiye’nin altını üstüne getiriyoruz.” Evet, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Afşin B Santrali’nin açılış töreninde ve bölgede planlanan yeni santralleri tanıttığı basın toplantılarında, hükümetin kömür politikasını böyle özetliyordu. Siyasetçiler genelde tutmadıkları sözler için eleştirilir. Afşin – Elbistan örneğinde ise tutulan sözler, 2000li yılların ortalarından itibaren bölge için felaket anlamına gelecekti.

Afşin – Elbistan kömürlü termik santral projesinin 36 yıllık kariyeri

Görsel, gerçekten de Türkiye’nin altını üstüne getiren kirli enerji üretiminin Afşin – Elbistan bölgesindeki ve Elbistan Ovası’ndaki yüzü. Kömürün gerçek yüzü. 1984 tarihli kısım, Afşin A santralinin çıraklık günlerinden. Sağ üstte yeni yeni kazılan kömür rezerv sahası görünüyor, daha Afşin B santrali yok. Henüz bölge kömürün kara kaderine ismini yazdırdığının farkında değil, Elbistan ovası hala yeşil, Afşin hala “Yeşil Afşin”… 2020 tarihli kısım ise projenin olgunluk dönemi, bugün. Kömür rezerv sahası 20 kat büyümüş. Afşin A santrali, çevresini cehenneme çevirmiş. Her iki santral ovanın çok büyük bir kısmını ortadan kaldırmış. Bağlar bahçeler kurumuş, Ceyhan Nehri’nin kaynağı, “göz” denen nokta bataklığa dönmüş, kanser oranlarının 90lı yıllarla birlikte 8 kat birden artmasıyla bölgede iki santral toplamda 17 bin erken ölüm yaratmış. 

Görev tamamlanmış, Türkiye’nin altı üstüne getirilmiş.

6 derece artan ortalama sıcaklık, tahrip edilen iklim ve kuruyan Elbistan Ovası

Altımız üstümüze getirildi, tamam. Peki üstümüz? Gökyüzümüz, hayatımızın çatısı, sıcağımız ve serinimiz? İklimimiz?

Kömürün canlı ve çevre sağlığı üzerindeki etkilerine ek olarak, ortaya çıkardığı sera gazları bugün bir kriz olarak tecrübe ettiğimiz iklim değişikliğinin en büyük sebebi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre, kömür yakımı kaynaklı karbondioksit salımları, sanayi devrimleri öncesi dönemlere kıyasla yaşadığımız sıcaklık artışının yüzde 30’undan fazlasından sorumlu. Bundan elbette Afşin-Elbistan bölgesi ve Elbistan Ovası da azade değil. 

Kömürlü termik santrallerin kurulması, bölgede milyonlarca yıl içinde oluşan doğal dengenin, iklim dengesinin sonu anlamına geldi. 2014’te Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi’nde sunulan “Afşin-Elbistan Termik Santrali Çevresinde Yer Yüzey Sıcaklıklarının Değişimi” başlıklı çalışma, santral bölgelerindeki ve Büyükova Koruma Planı kapsamında koruma altında bulunan, Türkiye’nin dördüncü büyük ovası Elbistan Ovası’ndaki yıkıcı sıcaklık artışını ortaya koyuyor. Çalışmaya göre:

“Kahramanmaraş ilinde en fazla I. derece tarım alanın bulunduğu ve sulu ve kuru tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği Afşin-Elbistan ovasında sıcaklık değişimleri, ortaya çıkarabileceği negatif etmenler nedeniyle oldukça önemlidir.

  • 1984 yılında şekil 8‘de (aşağıdaki şekil) gösterilen ova içerisinde ortalama sıcaklık değeri yaklaşık 33 derece iken 2010 yılında 38 derece olmaktadır.
  • Sulu tarım nedeni ile çevreye göre oldukça düşük sıcaklık değerleri veren ova alanı 1984 ve 2003 yılı minimum sıcaklığı 22 derece ölçülürken faaliyete geçen kömür işletmesi ve arazi kullanımının değişmesi nedeniyle 2010 yılında ortalama sıcaklık 28 dereceye çıkmaktadır.”
Şekil 1: Elbistan Ovası kuzeybatı bölümü,
a) Landsat TM 2011 yılı KYM (TM321) görüntüsü, b) 1984 yılı, c) 2003 yılı, d) 2010 yılı YYS görüntüleri 
Kaynak: “Afşin-Elbistan Termik Santrali Çevresinde Yer Yüzey Sıcaklıklarının Değişimi” (Muhterem KÜÇÜKÖNDER, Murat KARABULUT, Mehmet Ali ÇELİK)

Bu yazının başındaki görselin 2020 kısmında sağ tarafta görünen Kışlaköy kömür sahası da bölge sıcaklığını büyük ölçüde artırmış durumda. Çalışma Kışlaköy sahasını da inceliyor:

“Bölgede 1984 yılında faaliyete geçen A sektörü ve santralin kurulması ile yakın dönemlerde işletilmeye başlanan Kışlaköy açık kömür işletmesi ortalama sıcaklıkları yaklaşık 9 derece artış göstermiştir (şekil 5, Tablo4) (aşağıdaki şekil). 

  • A sektörü kurulu alanı içerisinde 1984 yılında en düşük sıcaklık değeri 21,5 derece iken 2010 yılında en düşük değer 31,2 derece ile arıtma havuzu içerisinde ölçülmüştür. Sektör alanı içerisinde en yüksek sıcaklıklar özellikle kömür taşıma bandları ve yakın çevresinde 2003 ve 2010 yılı sıcaklığına göre ortalama 49 derece ölçülmektedir. 
  • Kışlaköy madeninde 1984 yılından 2010 yılına işletmenin büyümesi ve kömür damarlarının açığa çıkması ile maksimum sıcaklıklar 54 derece olmaktadır. Bu durum sadece işletme alanlarında fosil yakıt yakılmasından kaynaklanan ısı transferi ile değil çevreye dağılan kömür tozları ve küllerin etkisi ile de yüzey sıcaklıklarının arttığını göstermektedir.
şekil 2: Afşin-Elbistan Termik Santrali A sektörü ve Kışlaköy kömür işletmesi, a) Landsat TM 2011 yılı KYM (TM321) görüntüsü, b) 1984 yılı, c) 2003 yılı, d) 2010 yılı YYS görüntüleri
Kaynak: “Afşin-Elbistan Termik Santrali Çevresinde Yer Yüzey Sıcaklıklarının Değişimi” (Muhterem KÜÇÜKÖNDER, Murat KARABULUT, Mehmet Ali ÇELİK)

Bölgedeki tanıklıklar da bu yükselen sıcaklık artışlarının Elbistan Ovası ve bölge tarımı üzerindeki etkilerini doğrular nitelikte. Yöre halkı; şeker pancarı, ayçiçeği, buğday, nohut, fasulye gibi ürünlerin ve çiçekli bitkilerin kalmadığını ifade ediyor. Santral için yapılan sondajlardan dolayı da suyun çekildiği, azaldığı ifade ediliyor. Kurutulan tarhananın ise santrallerin külüne maruz kaldığı anlatılıyor. Yöreye has üzüm bağlarının kuruduğu, adını köylere (Altunelma) veren elma üretiminin zayıfladığı ifade ediliyor. Bölgeye yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz ziyarette Altunelma köylüleri santrallerin Elbistan Ovası ve tarımsal üretimi üzerindeki etkisini anlatmıştı. Afşin A santralinin zehrinden çok etkilenen köylüler şimdi de Afşin C santralinin tehdidi altında. 

Çok açık ki, Maraş da termik santral bölgesi de bu bölgenin insanları da kömürden yeteri kadar çekti. Bu kirli, zehir, yoksulluk ve yıkım getiren projelerde ısrar, ortaya konan bu durumu sadece ve sadece tırmandırmaya yarayacak. Kömürlü termik santraller en az 35 sene boyunca çalışarak çevresini yok eden tesisler. İşletmeci şirketlerin iddialarının aksine, bu uzun vadede yarattıkları kirlilik yüzünden insanlar ve hayvanlar, iklim ve doğa zarar görmeye, yıkıma uğramaya devam edecek.  Çelikler Holding, Afşin A Santrali’ne dair 6 Kasım tarihinde paylaştığı basın bülteninde, kükürt giderim tesislerinin tamamlanmak üzere olduğunu ifade ediyordu. Buna rağmen bakın Çoğulhan 6 Kasım sabahına nasıl uyanmıştı:

Kömürden mevzubahis, onu terk etmek üzere edilmeli. Kömürün bize vereceği kara talihe mecbur değiliz. 

Onur Akgül
İklim ve Enerji Proje Sorumlusu

Kahramanmaraş Nefes Alsın

Kahramanmaraş, 36 yıldır kömürlü termik santrallerin getirdiği yıkımla boğuşuyor. Bölgede yapılması planlanan 6 yeni santral havayı, suyu, toprağı daha da kirletecek.

Harekete Geç