Ulaştırma Bakanlığı’nın kararıyla İstanbul Boğazı 6 Kasım’da balık avlama tekne ve gemilerine açılıyor!

İstanbul Boğazı içinde bulunduğu Marmara Denizi Havzası ve Boğaz Sistemi açısından oldukça hassas bir ekolojik alan. İstanbul Boğazı Karadeniz ve Marmara arasında boğaz geçişi yapan balık türleri için de vazgeçilmez bir göç yolu. Hali hazırda popülasyonları azalma eğiliminde olan palamut, lüfer gibi türler Ekim ve Kasım aylarında yoğun olarak boğaz geçişi yapıyor. Normal şartlarda İstanbul Boğazı yoğun deniz trafiği ve narin ekosistemi nedeniyle endüstriyel avcılığa kapalı. Ancak Ulaştırma Bakanlığı’nın kararıyla İstanbul Boğazı 6 Kasım’da balık avlama tekne ve gemilerine açılıyor!

Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından 26 Ekim tarihinde alınan 662093 numaralı karara göre İstanbul Boğazı, 06 Kasım 2022 tarihinde 00:01 ila 14:00 saatleri arasında ticari gemi geçiş trafiğine kapatılarak balık avcılığı için balık avlama gemilerine açılıyor. Bu boğaz geçişi yapan türler için açık bir tehdit oluşturuyor.

Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nın Korunması Gerekiyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığı tarafından 2021 yılında hazırlanan Marmara Denizi Bütünleşik Strateji Planı’na göre balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılmasının sağlanması ve koruma alanlarının geliştirilmesi gerekiyor. Bakanlık tarafından hazırlanan bu rapor av baskısının hafifletilmesi ve av politikalarının geliştirilerek özel koruma alanları oluşturulması gerektiğini açık bir biçimde ortaya koyuyor ve bu konudaki sorumluluğun da Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait olduğunu belirtiyor.

Boğazda Endüstriyel Balık Avına İzin Verilmesi Ne Anlama Geliyor?

Konuyla ilgili DHA’ya açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak İstanbul Boğazı’nın, Marmara Denizi ile birlikte aslında bir biyolojik koridor olduğunu ve bu biyolojik koridorda balıkların göç ettiğini ifade ediyor. Karakulak aynı zamanda balıkların bu göçü gerçekleştirirken İstanbul Boğazı’nda durarak kendi vücutlarını farklı ortama adapte etmeye çalıştıklarını belirtiyor. Bu koşullar bir arada değerlendirildiğinde ise İstanbul Boğazı’nda endüstriyel balıkçılığın söz konusu olması boğazı göç için kullanan türler üzerinde önemli bir baskı oluşturacak gibi görünüyor.

Aşırı Avlanma ve Kirlilik Mavi Gezegenimizi Tehdit Ediyor

Bugün İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’nin yüzleştiği bu açık tehdit mavi gezegenimizin tümünde deniz ve okyanus sistemlerine yönelik baskıyla paralellikler taşıyor. İklim değişikliğinden plastik kirliliğine, madencilik faaliyetlerinden aşırı avlanmaya kadar deniz ve okyanusların karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artıyor. Marmara Denizi’nin hassas ekolojik yapısı bu tehditlere karşı oldukça kırılgan. Bunun çok somut bir örneğini geçtiğimiz dönemde yaşadığımız endüstriyel kirliliğin de etkisiyle ortaya çıkan müsilaj sorununda gördük.

İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi korunmayı hak ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın vakit kaybetmeden balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılmasının sağlanması ve koruma alanlarının geliştirilmesi için harekete geçmesi gerekiyor!

İSTANBUL’UN EN ACİL SORUNU SENCE HANGİSİ?

Ankete katıl, Greenpeace’in bir sonraki İstanbul eylemini sen belirle!

ANKETE KATIL