9 işçinin hayatını kaybettiği İliç maden kazasına yönelik nihayet çalışmalarına başlayan Meclis Araştırma Komisyonu, bakanlıklar arası sorumluluğu birbirine atma mücadelesine sahne olurken Greenpeace Akdeniz bölgedeki çalışmalarını sürdürmeye, konuyu gündemde tutmaya devam ediyor. 

24 Nisan’da çalışmaya başlayan İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu, Mayıs ayının ilk haftasında üç günde üç ayrı bakanlığı dinledi. Sırasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar (ETKB), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği (ÇŞİDB) ve son olarak da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarından (ÇSGB) bakan yardımcıları ve üst düzey bürokratlar sunum yaptı. Yapılan sunumlardan anlaşılıyor ki, kaza göz göre göre aylar boyunca geliyorum demiş.

Üç bakanlığın sunumlarına göre son kazaya kadar:

  • İliç’te 2012 yılından bugüne 130 çalışan iş kazası geçirdi ve son kaza ile birlikte 28 çalışan hayatını kaybetti.
  • 2014’te mermer sahasında bir duvar çökmesi meydana geldi.
  • Temmuz-Ağustos 2021’de yapılan denetimde 35 eksik bulundu, 32’si giderilirken 3’ünün mevzuata aykırı olduğu belirlendi ve 23 bin lira idari para cezası uygulandı.
  • Ağustos-Eylül 2021’de 59 adet mevzuata aykırılık tespit edildi ve 26’sı teftiş süresi içerisinde işverence giderildi. Kalan 33 adet aykırılık için toplam 600 bin liraya yakın bir idari para cezası uygulandı. 
  • Ocak 2022’deki denetimde 39,29 hektarlık bir alanda kısmi faaliyet durdurma kararı verildi, Bu alandaki ve batı ocağının tamamında yapılan faaliyet durdurma günümüze kadar devam ediyor.
  • 27 Mart 2022’de aynı liç sahasında 400 metreküplük bir kayma olayı yaşandı. 
  • 21 Haziran 2022’de de bir siyanür borusu patladı. Hem 16 milyon 440 bin TL idari para cezası uygulandı hem de 27 Haziran ile 23 Eylül 2022 tarihleri arasında işletme faaliyetleri durduruldu. Ardından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. 
  • Ağustos 2023’te Ocak 2022’de tespit edilen sorunlar giderilmediği için 39,29 hektarlık alandaki kısmi faaliyet durdurmanın ve batı ocağındaki heyelan tehlikesi nedeniyle faaliyet durdurmanın devamına karar verildi. Ayrıca Çalışma Bakanlığı denetiminde 15 adet mevzuata aykırılık tespit edildi ve hepsi teftiş süresi içerisinde giderildi. 
  • Aralık 2023’te 6 adet mevzuata aykırılık tespit edildi ve yaklaşık 1,8 milyon Türk lirası bir idari para cezası söz konusu oldu. Burada 2021 yılında tespit edilen eksiklikler giderilmediği için o yıl kesilen ceza katlamalı ceza olarak uygulandı. 

Yığın Üç Ay Boyunca Hareket Etmiş, Kimse Takip Etmemiş 

Böyle bir sicile sahip bir madende kazanın yaşandığı liç sahasında durum nasıldı? Her ne kadar bakanlık temsilcileri komisyonda henüz inşa bile edilmeyen iki yeni fazın kapasitesini toplam mevcut kapasite gibi açıklasa da 58 milyon ton kapasiteye sahip liç sahasının aşıldığı ve 68 milyon tona çıktığı iddia edildi. Bu kapasite aşımından ötürü yığın yüksekliğinin dünya standardı 100-150 metreyken 250 metreyi aştığı belirtildi.

Peki böylesine yüksek bir kapasite aşımı yaşanırken hiç fark edilmedi mi? Enerji Bakanlığı’nın komisyonda yaptığı açıklamaya göre alandaki jeoradar verileri geriye dönüp incelendiğinde “yığın liçteki yer değiştirme hareketlerinin kazadan yaklaşık üç ay evvel artış yönünde bir eğilim gösterdiğini ve kaza gününe kadar da artarak devam ettiğini açıkça görüyoruz. 30 Kasım’da hareketlilik başlıyor, zaten en son kazanın olduğu saatte maksimum noktaya ulaşıyor.”

Üç ay öncesinden yığının hareket ettiği görülebilirken muhakkak en az bir bakanlığın yetkili olduğunu ve müdahale etmeye kalktığını düşünmüş olabilirsiniz. Ancak söz konusu son üç ay boyunca bile hiçbir adım atılmıyor. Komisyonda hangi bakanlığın sorumlu olduğu, jeoradar verilerini hangi bakanlığın takip ettiği sorulduğunda hep aynı yanıt alındı: “Biz değil”.

  • ETKB: “Jeoradar verilerinin iletildiği merkezî bir mekanizma yok… Jeoradar bilgilerinin, bir hareketlenme olduğu bilgilerinin gereğini yapma sorumluluğu elbette ki şirkette gözüküyor.”
  • ÇŞİDB: “Bakanlığımızın görev ve yetki ve sorumlulukları arasında jeoradarların takibi yok.”
  • ÇSGB: “Başkanlığımızca radar verilerinin eş zamanlı izlenmesi gibi bir fonksiyonumuz yok, böyle bir görev tanımımız da yok… Kaza olmadan önce semptomları bildirme diye bir uygulama yok.”

Jeoradar verileri kontrol edilmiyorsa yığını kim denetliyor diye sorarsanız, bunun da yanıtı yok.

  • ETKB: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının temsilcilerine sorulmasının daha doğru cevapları temin etme adına doğru olacağını düşünüyoruz
  • ÇŞİDB: Çevresel açıdan herhangi bir yetkimizin olmadığını düşünüyoruz.
  • ÇSGB: “Bizim bu noktada bir denetimimiz söz konusu olmadığından tespitimiz de bulunmuyor.”

Dahası, esas sorumlu olan ÇED sürecini yürüten ÇŞİDB, aynı komisyonda “kimse bindiği dalı kesmez” diyerek şirketin kendi kendini denetlemesi gerektiğini söylerken, diğer yandan “biz de zaten oradaki denetim boşluğunu yeni fark ettik” diyor.

Greenpeace İliç’te

ÇŞİDB şirketin kendi kendini denetlemesini beklerken Greenpeace Akdeniz bir yandan sahada bir yandan da bilgi edinme hakkı çerçevesinde girişimlerde bulunduk. Toprak, su ve hava kirliliği açısından analizler yapıldığı belirtilmesi üzerine bilgi edinme hakkı kapsamında yaptığımız başvuruda numunelerin nereden alındığı, hangi kirleticilerin kontrol edildiği ve sonuç raporlarını sorduk. Aldığımız cevapta ise “alınan numunelerde ve bölgenin hava kalitesinde şu ana kadar bir olumsuzluk ile karşılaşılmadığı” yanıtıyla yetinildi. Meclis araştırma komisyonunda da benzer şekilde izleme sürecinin devam ettiği kaydedildi. Ancak toprak analizi konusunda ÇŞİDB, malzeme kalktıktan sonra toprak analizlerinin yapılacağını belirtiyor ki üç ayda sadece yüzde 33-35’inin kalktığının altını çizmek gerekiyor.

Bunun yanında Greenpeace olarak yaptığımız ziyarette bölgeyi yerinde inceledik. Maden sahasına girilemediğinden ötürü bölgeye nispeten yakın noktalardan su ve toprak numuneleri aldık. Yığının olduğu alandan örnek temin edilemediği için, beklendiği üzere alınan numunelerdeki değerler limit değerlerin altında çıktı. Alüminyum, demir, nikel ve krom gibi çeşitli metallerde limit aşımı görülürken bunların bölgenin doğal yapısından ötürü olduğu yorumunu yapıyoruz.

Greenpeace olarak bu araştırmayı belirtildiği üzere çevre örgütleri olarak konuyu takip ettiğimiz, ayrıca süreci yakından ve yerinden incelediğimizin altını çizmek için gerçekleştirdik. Çalışmalarımızı devam ettirirken bölgenin risk altında olmadığını belirten kamu kurumlarının da araştırma sonuçlarını düzenli aralıklarla açıklamasını talep ediyoruz.

Araştırma Komisyonu’na Sorular

Bu yazının yayınlandığı gün Meclis Araştırma Komisyonu, sahayı yerinde incelemek üzere maden sahasını ziyaret etti. Komisyonun çalışmalarına ve komisyon üyelerinin iyi niyetine güveniyor, bu kazanın aydınlanması için her türlü adımı atacaklarına inanıyoruz. 

12 yılda “devlet hakkı” kapsamında toplam doğrudan devlet kazancının 84,81 milyon dolar yani yıllık sadece 7 milyon dolar olan bu altın madenindeki kazadaki sorumluların ortaya çıkması ve göçük altındaki beş vatandaşımızın cenazelerine ivedi şekilde ulaşılması en büyük temennimiz.

Bu temennilerin yanında meclis komisyonuna soruyoruz: 

  • Kaza öncesi liç yığınına kaç metreküp toplanmıştı ve bu yığın kaç metreye ulaşmıştı? 
  • Bu liç sahasından hangi bakanlık sorumludur? Kaza olmasaydı hiç kontrol edilmeden daha ne kadar yükselebilirdi? 
  • Diğer altın madenlerinde denetimler yapıldı mı? Komisyonda Enerji ile Çevre bakanlıklarından temsilciler yapıldığını açıklarken kazanın olduğu yerin sorumluluğunu üstlenmeyen bu iki bakanlığın tam olarak neleri kontrol ettiği veya edeceği de bir soru işaretidir.