Coca-Cola, PepsiCo, Unilever, Nestlé, Procter & Gamble 2021 yılında yeryüzünü plastikle en çok kirleten ilk 5 şirket ünvanını kazandı. Mutluluk, daha fazla mutluluk ve çoğu zaman gülümseme vaadiyle her akşam reklamlarda görmeye alıştığımız bu markaların bize hiç bir zaman söylemedikleri gerçek, gezegenimize, çevremize ve insanlığa her geçen gün nasıl zarar vermeye devam ettikleriydi.

Plastikten Kurtul Hareketi (BreakFreeFromPlastic) tarafından hazırlanan “2021 Marka Denetim Raporu” 45 ülkede 11.184 gönüllü sayesinde altı kıtada gerçekleşti. Toplanan 330.493 adet plastik atık üzerinden yapılan analize göre plastik atıklarla dünyada en çok noktayı kirleten şirketlerin sıralaması şu şekilde:

2021’de, dünya liderlerinin küresel ısınmayı 1,5°C ile nasıl sınırlandıracaklarını görüşmek üzere Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) bir araya gelmeleri, şirketleri kirliliklerinden sorumlu tutma misyonu için de özel bir önem taşıyor. Fosil yakıtlardan üretilen plastik ve dünyanın tek kullanımlık plastiğe olan bağımlılığı, iklim krizine ciddi bir katkıda bulunuyor. Plastik yaşam döngüsünün tamamı bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük beşinci sera gazı yayıcısı olurdu. 

Coca-Cola, satılan her şişe için bir şişe toplamak vaadinde bulunduğu 2018’den beri, art arda dördüncü yıl dünyanın en büyük kirleticisi olarak kirli tacını korudu. 

PepsiCo kısa bir süre önce, 2030 yılına kadar ham plastik kullanımını yarıya indirmek için yeni bir taahhütte bulundu. Ancak yeniden kullanılabilir kaplara doğru sert bir geçiş yapmadıkları sürece listenin ilk sırasındaki yerlerini koruyacakları da aşikar.

2018’den bu yana Unilever, ilk kez “En Çok Kirletenler Listesi”nde 3. sıraya yükseldi. Şirket, bu yıl Glasgow’daki COP26’nın da ana sponsoru olarak hizmet verdiğinden, bu kabul etmesi zor bir gerçek.

Açıkça görüldüğü üzere kurumsal taahhütler, kirliliği azaltma konusunda yetersiz ve başarısız. Bu şaşırtıcı olmasa da Coca-Cola ve diğer şirketlerin,  yeniden dolum ve kullanma sistemlerini uygulamak ve tek kullanımlık plastikleri aşamalı olarak kaldırmak gibi sürdürülebilir uygulamalara geçmemeleri, bunu yapacak kaynaklara sahip olmalarına rağmen, bildikleri yolda devam etmeleri hayal kırıklığı yaratıyor.

Rapor, bu şirketlerin plastik krizine karşı mücadelede çok az fayda sağladığına veya hiç fayda sağlamadığına dair net bir mesaj gönderiyor. Bunun yerine, atıktan enerji yakma ve birlikte işleme gibi zararlı yöntemlere başvurdukları için daha fazla yıkıma neden oluyorlar. Dünya ülkeleri iklim krizi için alınacak önlemleri tartışırken ulusal hükümetlerin bu şirketleri kirliliklerinden sorumlu tutması her zamankinden daha çok önem taşıyor. Vakit kaybetmeden çok uluslu şirketler, plastik ayak izlerinin tamamını açıklamalı, iddialı hedefler belirleyip uygulayarak bunu önemli ölçüde azaltmalı ve ambalajlarını yeniden kullanılabilir ve plastiksiz olacak şekilde yeniden tasarlamalı. Çünkü gördüğümüz üzere bu kapakların altında mutluluk değil iklim krizi var.